
Görme bulanıklığı görüş keskinliğinde belirgin bir azalma ya da başka bozukluklar biçiminde ortaya çıkan bir belirtidir. Gözün ışığı geçiren saydam ortamlarında (önden başlayarak kornea, ön oda sıvısı, göz merceği ve göz küresinin içini dolduran camsı cisim adlı peltemsi madde) ya da ağ tabakada (retina) değişikliğe yol açan hastalıklar, ayrıca görme sinirleri ve beyindeki görme merkezlerinin lezyonları bulanık görmeye neden olur.
Gözde Bulanık Görmeye Yol Açan Bozukluklar
kırılma kusurları (miyopluk, astigmatlık, hipermetropluk), katarakt, glokom (göz tansiyonu), ağ tabaka ayrılması (retina dekolmanı) ve ağt abaka kanamaları gibi başlıca gözde bulanık görmeye yol açan bozukluklardır. Görme sinirlerinde bozukluklar sinir dokusunun yozlaşmasına, kanamalara, iskemiye (bölgesel geçici kansızlık), anevrizmalara, tümörlerin yol açtığı yıkım ve baskılara bağlı olarak ortaya çıkar.
Organizmanın bazı hastalıkları da görme işlevini bozabilir. Bunlar arasında metabolizma bozuklukları (örneğin şeker hastalığı, galaktozemi gibi doğuştan gelen bazı metabolizma hastalıkları, mukopolisakaridoz ve lipidozlar), iç ve dış nedenlere bağlı zehirlennmeler (örneğin kronik alkolizm, tütün bağımlılığı) ve beslenme yetersizliği (özellikle A vitamini eksikliği) sayılabilir. Görme işlevinin bir ya da birden çok bozukluğuyla ilgili olabilen görme bulanıklığı değişik özelliklerle ortaya çıkabilir.
Görme organı olan göz, karanlık odası, objektifi ve ışığa duyarlı filmi bulunan bir fotoğraf makinesine benzetilebilir. Gerçekten gözde karanlık odayı çevreleyen bir göz akı (sert tabaka ya da sklera), objektife karşılık gelen göz merceği ve hem ışığın denetimli bir biçimde girmesine elverişli yapıda hem de koruyucu işlev gören kornea, ön ve arka oda sıvısı ve camsı cisim, duyarlı filmin yerinde de ağ tabaka bulunur.
Ağ tabakada görme mekanizmasının temeli olan birçok önemli fiziksel ve kimyasal olay gerçekleşir. Görme işlevi görme alanı, ışık duygusu, renk duygusu ve derinlik duygusu gibi bölümlere ayrılabilir.
Işığa karşı duyarlılığın bozulması görme keskinliğinde azalma ve görme alanı kusuru olarak ortaya çıkar. Görme yeteneği ya zayıf ışıkta ve alaca karanlıkta (gece körlüğü) ya da aydınlık ortamlarda (gündüz körlüğü) azalabilir. Ağrı duyumuyla birlikte ışığa karşı aşırı duyarlılık gösterme fotofobi olarak bilinir.
Kırılma kusurları ya da başka göz hastalıklarına bağlı olmayan görme bulanıklığı ya da azalmasına ambliyopi denir. Amoroz herhangi bir nedene bağlı olarak ortaya çıkmış körlüktür. Bir gözün görme alanı içinde karanlık ya da kısmen karanlık bir lekenin algılanmasına skotom denir. Her bir gözün görme alanları bakışımlı (simetrik) ya da bakışımsız (asimetrik) olarak daralaabilir.
Bu daralma görme alanlarının dörtte biri, hatta yarısına kadar ulaşan bir bölümü içerebilir. Görme sinirlerinde görmeyi sağlayan sinir lifleri belirli bir biçimde yerleşmiştir. Bu sayede görme alanındaki kusurlardan sorumlu yer kolayca saptanabilir.

Bir önceki yazımız olan Menoraji Nedir Menoraji Adet Arasındaki İlişkisi başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.